"Kuşadası'nda faaliyet gösteren Psikolog Barış SAMANCI gündemde olan konulara dikkat çekmeye devam ediyor. Hayatımız boyunca karşımıza çıkan sınavları nasıl yeneriz konusunda çok güzel bir yazı..."
Kaygı, insanın varoluşundaki en temel duygulardan biri olup, insanın bedensel ve ruhsal varlığını tehlikede görmesi sonucunda yaşadığı tedirginlik olarak tanımlanabilir. Cahit Sıtkı’nın Şaşkın Dünya şiirinde atıfta bulunduğu kaygı elbette ki varoluşsal kaygıdan daha ziyade değişen eski düzen ve değişen dünyayla birlikte hayatımıza giren ve özellikle çocuklarımızı ve gençlerimizi etkileyen sınav kaygısı gibi bozulan düzenin dayattığı kaygılardır.
Artık isimlerini bile hatırlamakta zorlanıyor insan bu sınavların; SBS, LGS, YGS, ÜDS, LES, KPDS, KPSS… diye uzayıp gidiyor bu ironi. Çünkü bireyin bir sınavı vermesi diğer sınavlardan kurtulmasını sağlamıyor ne yazık ki. Başarıyla sınavları veren binlerce genç insan KPSS engeliyle karşılaşıyor, mesleğini yapabilmek için zaten varolan ve kazanmış olduğu yeterliliği bir kez daha göstermesi gerekiyor “pusulasını şaşıran”lara!
İşte bu nedenlerdendir ki son zamanlarda yapılan araştırmalara bakıldığında genel kaygı kavramının karışıklığından dolayı araştırmacıların çalışmalarını sınav kaygısı, sosyal kaygı gibi spesifik kaygılar üzerinde yoğunlaştırdıkları ve bu kaygılardan en çok sınav kaygısı üzerinde çalıştıkları dikkati çekmektedir.
Sınav kaygısı, sınavlarda veya diğer değerlendirmeye yönelik durumlarda, fizyolojik, davranışsal ve bilişsel öğelere sahip hoşlanılmayan yoğun bir gerginlik durumudur. Sınav kaygısı, sınavın öncesinde öğrenilmiş bilginin, sınav sırasında etkin bir biçimde kullanılmasına engel olan ve dolayısıyla başarının düşmesine yol açan yoğun kaygıdır. Öğrencinin sınav esnasında potansiyelini tam olarak koyamaması durumudur.
İşte bu potansiyelin tam olarak ortaya konmasına engel olan durum sistemli bir program dahilinde ele alınıp, onca emeğin, harcanan zamanının ve paranın boşa gitmesi önlenebilir ve sınav kaygısının olumlu, başarıyı arttırıcı ve motive edici bir unsur haline dönüştürülebilmesi sağlanabilir. Bu nedenle ebeveynlerin sınav kaygısının belirtileri olan; Zihinsel, Duygusal, Fizyolojik ve Davranışsal belirtileri tanıması, bu belirtilere karşı neler yapması gerektiğini bilmesi ve sınav kaygısı yaşayan çocuğuna karşı nasıl yaklaşması gerektiği konusunda tutarlı bir metodolojiye sahip olması çok önemlidir. Ve ebeveynler bu yöntemleri öğrenmek için sınavın kapıya dayanmasını beklemek yerine vakit kaybetmeden zamanda yayılmış başaçıkma yöntemlerini çocuklarıyla birlikte oluşturmalı ve pratiğe dökmelidirler. Anne, baba ve çocukların yaşadığı kaygının en önemli sebebi belirsizliktir. Çocuğun sınav sonucunun nasıl olacağı, dolayısıyla geleceğin bu durumdan nasıl etkileneceği, yaşanacakların net olmayışı kaygı yaşanmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla anne babalar çocuklarının okul yaşamlarıyla daha ilgili olmak, onu devamlı denetim altında tutmak, sınavlarının sonuçları hakkında bilgi sahibi olmak isterler.
Aile olarak çocuğunuzun başarısını arttırmak yolunda yaptığınız davranışlar ve gösterdiğiniz tutumlar amacınız dışında gelişebilir, yani başarısını arttırmak yerine motivasyonunu kırıcı bir rol oynayabilir. Çocuğun iyiliği adına yapılan bu davranışlar onu olumsuz yönde etkileyebilir. Oysa ki, çocuğunun kaygılı, verimsiz, huzursuz, mutsuz bir hazırlık dönemi geçirmesini hiçbir anne baba istemez.
İşte bu nedenle ebeveynler, dağda çobanların, denizde kaptanların pusulasını şaşırdığı bir dünyada ve ülkede gelecekleri için zaten gereğinden fazla olan belirsizliklerle boğuşan çocukları için, pusulalarını şaşırmadıklarını ve birlikte şaşırmadan doğru bir rota çizebileceklerini, gerekirse de doğru rota için yardım alabileceklerini hem kendilerine hem de çocuklarına hissettirmelidirler.
Hayat boyu doğru pusulalar, doğru haritalarla kesişmeniz ve doğru belirlediğiniz rotalarda keyifli yolculuklar yapmanız dileğiyle…
Barış Samancı
Psikolog
Ayrıntılı Bilgi İçin : www.barissamanci.com