Birinci Dünya Savaşında yenik düşen Osmanlı imparatorluğu toprakları başka hiçbir mağlup devlete uygulanmayan bir yöntemle galipler arasında gizli anlaşmalarla pay edilmeye başlandı. Mondros ateşkesinin yedinci maddesine dayanarak Anadolu'muzun çeşitli bölgelerini işgal eden (Emperyalist) devletler bununla da yetinmeyip maşa olarak kullandıkları Yunanlıları da çeşitli entrikalarla Anadolu'muza sevk ettiler. Osmanlı mirasından hakkı olmadığı halde pay kopardığını zanneden Yunanlılar 15 Mayıs 1919'da İzmir’i işgal ederek Batı Anadolu'yu Yunan toprağı haline getirme eylemlerine giriştiler.
İstilâcı Yunan kuvvetleri amaçlarına ulaşabilmek için Haziran 1919'dan itibaren Anadolu'nun iç bölgelerine doğru askeri harekâta giriştiler. Ağustos 1919'da Kuyucak bölgesine geldiklerinde her yerdeki Türk kasaba ve şehirlerinde olduğu gibi Kuyucak halkının sert direnci ile karşılaştılar. Yunan zulmünün acımasızlığından kadın ve çocukları kurtarabilmek için tümünü İtalyan nüfuz bölgesi olan Büyük Menderes Nehrinin Güneyine göndererek diğer eli silah tutan Kuyucak erkek ve kadınları aralarında örgütlendiler. Küçük, küçük direnme teşkilatları kurarak dağlara çıktılar. Amaç Yunan işgal kuvvetlerini rahatsız etmek yerleşme dirençlerini kırmak ve ileri harekâtlarını engellemekti. Bu amaca yönelik eylemlerine Kuyucak halkı vakit geçirmeksizin başladı. Geceleri Yunan kuvvetlerine baskınlar düzenlemek suretiyle hem işgalcilerin kayıplarının büyümesine hem de Anadolu'da başlatılan kurtuluş mücadelesinin en çok ihtiyaç duyduğu zamanı kazanmasını sağladı.
Tüm Kuyucak halkı pek çok adsız kahramanı ile tam bir (Kuva-i Milliye) ruhu içersinde Yunan işgal kuvvetlerine karşı bu mücadelesini iki sene durup dinlenmeden devam ettirdi. Bu arada yerel kurtuluş mücadelesinden Orta Anadolu'ya geçebilen pek çok Kuyucaklı Büyük ATATÜRK’ÜN başlattığı Kurtuluş Savaşımızın düzenli orduları içersinde savaşma şerefini elde etti. Büyük taarruzda Yunan işgalinin gücü kırılıp, işgalciler Akdeniz'e doğru kaçmağa başlayınca Burhaniye-Horsunlu-Pamukören ve Kuyucak halkından oluşan direnme gurupları Yunanlıların kaçış yollarını kesmek suretiyle pek çok zayiata uğramalarını sağladılar. Halkımızın kahramanca mücadelesine rağmen kaçışlarını devam ettiren Yunanlılar son alçaklıklarını da göstererek fırsat buldukları anda bölgemizin yerleşim birimlerini ateşe verdiler. Yaktılar. Üç-Beş Eylül 1922 de bu karanlık günler bir daha geri gelmemek üzere son buldu. Kuyucak bölgesi de Milli Devletimizin sınırları içersine katılma bahtiyarlığına kavuştu. www.kuyucak.bel.tr